29 Kasım 2016 Salı

Fidel Castro



Fidel Alejandro Castro Ruz, 1961 yılında Küba'da evlilik dışı bir ilişki sonucu doğmuştur. Eğitimini Santiago şehrinde Katolik okulunda ve Havana şehrindeki Hristiyan lisesinde öğrenim görmüştür. 1945 yılında Havana Üniversitesi'nde eğitime başladı. 1947 yılında Dominik Cumhuriyeti'nde devrimci harekatına katıldı. 1947 yılı içerisinde Küba Halk Partisi'ne girdi. 1948 yılında Kolombiya'daki kent ayaklanmasına katıldı. 1950 yılında hukuk alanında mezun oldu. 1950 ve 1952 yılları arasında avukatlık yaptıktan sonra Meclis seçimleri için partisinden adaylığını açıkladı. Ama Küba'nın eski başkanı arasında yer alan General Fulgencio Batista seçimleri iptal etti.


Küba Devrimi Başlangıcı, 1953 yılı başlarında Batista diktatörlüğünü devirmek amacıyla bir grup oluşturdu ve 26 Temmuz'da Santiago şehrinde bulunan Moncada Kışlası'na baskın düzenledi. Başarısızlıkla sonuçlanan baskının ardından tutuklandı. 16 Ekim günü Santiago şehrinde Yüksek Mahkeme'nde yapılan yargılamada '' Sayın yargıç siz beni mahkum edin! Tarih beni haklı çıkaracaktır.'' cümlesiyle savunmasını yaptı. Mahkeme kararı 16 yıl mahkumiyet ile sonuçlandı. Juventud adasında 21 ay hapis kaldıktan sonra Batista'nın emriyle cezası bağışlandı. 1955 yılında Amerika'ya giderek 26 Temmuz Harekatı adında yeni bir örgüt kurdu. 2 Aralık 1956 tarihinde Alberto Boyo ile birlikte Küba'ya dönerek Oriente şehrine gittiler. Raul Castro ve Ernesto Che Guevara'nın da aralarında bulunduğu bir grup Maestra Dağlarına çekildi. Bu dağlarda Batista'nın askerlerine karşı savaştılar. Desteğini yitiren Batista, 31 Aralık 1958 yılında Dominik Cumhuriyetine kaçtı. 1959 yılında Havana şehrine girdi ve başbakanlık görevine getirildi. 


İktidarlık Dönemi, ilk olarak hayat şartlarındaki pahalılıkları düşürmekle ve toprak reformu yapmakla başladı. 40 hektarlık üzerindeki toprak bedelleri 20 yılda ödenmek üzere kamulaştırılarak halka işletilmeye verildi. Toprakların kamulaştırılmasından zarara uğrayan Amerika Birleşik Devletleri şirketleri, Küba'ya ekonomik ambargo uyguladı. Küba buna karşılık olarak Amerika Birleşik Devleti ile şeker ticaretini keserek Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ne satmaya başladı.
Amerika Birleşik Devletleri şirketleri, Küba'nın Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nden şeker karşılığı alınan petrolü işlemeyi reddedince Castro refineleri devletleştirdi. Bu gelişme üzerine Amerika Birleşik Devleti ile Küba arasında büyük bir kriz oluşmaya başladı. 1961 yılında gerçekleştirilen Domuzlar Körfezi çıkartması başarısızlıkla sonuçlandı. Çıkartmanın ardından Castro tarafından yayımlanan Havana Bildirisi ile Küba'nın ilk kez sosyalist politika izleyeceğinin dünyaya duyurdu. 1962 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Küba'ya Balistik füzeler yerleştirmesi ve Amerika Birleşik Devleti'nin Küba'yı deniz ablukası altına almasıyla nükleer savaş yaşanma noktasına gelindi. Amerika Birleşik Devleti'nin Küba hükumetini devirmek için hiç bir girişimde bulunmayacağını söylemesi ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin, Türkiye'deki Amerikan füze rampalarının kaldırması durumunda nükleer silahlarını Küba'dan çekmeyi kabul etmesiyle kriz büyümeden sakinleşti. Ülkesi adına çok yönlü ve kapsamlı uygulamalar başlattı. Okuma yazma seferberliği sayesinde okuryazarlık oranı yüksek bir seyir izledi. Okullar açılarak eğitimin yaygın hal alması sağlandı. İşçilik büyük ölçüde kaldırılarak yerine çalışma yükümlülüğü getirildi. 
Küba, 1968 yılına kadar bağımsız sosyalist politika izlemeyi sürdürdü. 1968 yılından sonra Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ile askeri ve ekonomik yakınlaşma süreci içinde dönük dış politika izledi. Bütün bu devrimlere rağmen Küba ekonomisinin tek yönlü olması ve dönüştürme hareketlerinin sonuç vermemesi üzerine 1970 yıllarında sıkıntılar yaşamaya başladı. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin mali desteği önem kazandı. 1989 yılında ordu komutanlarının karıştığı yolsuzlukların ortaya çıkması yönetimi sarstı. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'yle ticaret yapısının küçülmesi ve ekonomik yardımın ortadan kalkması Küba üzerinde etkileri göstermeye başladı.


Sağlık Sorunları, 31 Temmuz 2006 tarihinde yetkilerinin geçici olarak başkan yardımcısı ve kardeşi Raúl'a devretti. 19 Şubat 208 tarihinde açıklamasında Devlet Konseyi Başkanlığı'nı bıraktığını açıkladı. 25 Kasım 2016 tarihinde uzun süredir var olan hastalığı yüzünden hayatını kaybetmiştir.


Atatürk Hakkında Görüşü, hayranlığını bu sözleriyle dile getirdi. 

''Devrimci Kemal Atatürk bizim esin kaynağımız oldu. 1919'da Anadolu'dan emperyalistleri atmak için, Bandırma gemisiyle Samsun'a çıktı. Büyük Zafer Kazandı. Biz de tam 40 yıl sonra, ülkemizden faşistleri kovmak için Granma gemisiyle Havana'ya çıktık. Biz de zaferle kucaklaştık.''

Kendisini ziyaret eden Türk heyetine yine Atatürk'e duyduğu hisleri şu sözlerle dile getirdi.

''Ben bu devrimi gerçekleştirdim. Ama Atatürk'un yaptığını yapamazdım. Türkler sağdan sola doğru yazarken Harf Derimi ile tam tersi yönde yazmaya başladı. Kıyafet Devrimi ve Medeni Kanun'la kadınlara getirilen statü çok önemliydi. Ona ve devrimlerine hayranım. Kendinize başka bir önder aramayın.''

24 Kasım 2016 Perşembe

Başkanlık Sistemi


Başkanlık Sitemi, kişinin başkanlığınca devleti yönetme esasına dayalıdır. Yasama organı ve yargı organı demokratik denetime, yürütme organı ise iktidar olanaklarını genişleten sistemdir. 

Özellikleri
En ayırıcı özelliği yürütme organının biçimi ve rolü ile ilgilidir. 

* Başkanlık, 
- Belirli bir süresi vardır.
- Güvenlik oyu ile yönetim düşürülüp erken seçime düzenlenemez.
- Yasalar çiğnendiği durumlarda meclis soruşturmasıyla oylanır ve ona göre cezai durumu neticelendirilir.
* Yürütme,
- Yürütme gücü devlet başkana aittir. 
- Kabine üyeleri ve devlet başkanı yürütme ve yasama organı ilkelerine uymak zorundadır.
- Devlet başkanının bakanlar kurulu için önerdiği adaylar ve hakimler yasama organı tarafından onaylanır.
- Devlet başkanı, kabine üyelerini, orduyu ve yürütme çalışanını doğrudan yönetme hakkına sahiptir.
- Hakimleri fesih etme ve emir verme yetkisi yoktur.
* Yasama ve Yürütme,
- Yönetimde ceza işlemiş mahkum ve suçluları affetme ve cezalarını hafifletme devlet başkanının elindedir.

Avantajları,

* İstikrarlı yönetim, yürütme organına verilen sabit görev süresin, istikrarlı yönetimin oluşmasına hizmet eder.
* Güçlü yönetim, hızlı kararlar alır ve etkin bir yönetim profili oluşturur.
* Daha fazla demokrasi, seçmenler muhtemel hükumet seçeneklerini baştan görerek oy verir. Halkın hesap sorma imkanı daha fazladır. 

Dezavantajları, 

* Katılık, hangi durumda olursa olsun hiç bir şekilde başkan sabit görev süresi dolmadan değiştirilemez.
* Çift meşrutiyet, parti sayısının çok olduğu veya  ideolojik ayrımların derin olduğu başkanlık sistemlerinde bu iki gücün izleyecek politikalar üzerinde çatışma içerisine girmesi ihtimalini güçlendirir. Bu çatışma, sistemin kitlenmesi ve tıkanması ile sonuçlana bilir.
* Sıfır toplamlı oyun, yürütme gücü üzerinde yaşanan başkanlık yarışı, kazanan adaya yürütme gücünün tamamını sunarken , kaybeden adayın yönetim sürecindeki etkinliğini sıfırlar. 
* Siyaset yarışının dışından katılanlara açık olması, halkın her hangi bir vesileyle tanıdığı, sempati duyduğu ve beğendiği kişiler siyasi tecrübeleri olmasa da başkanlık yarışında yönetimi ele geçirme şansı bulabilir.
* Başkanlık sisteminin siyasi üslubu, gelecek başkanlık seçimlerine kadar iktidarını koruyacağından emin olan başkan, gerek muhalefetin gerekse seçmen kitlesinin taleplerine karşı duyarsız hale gelebilir. 

19 Kasım 2016 Cumartesi

Öldürülen Gazeteciler (1994 - 2015)


* Ruhi Can Tul, Turkish Daily News gazetesinde çalışıyordu. Samsun'a ailesinin yanına gitmek için bindiği otobüs Kırklareli'nde PKK tarafından yerleştirilen bomba sonucu 14 Ocak 1994 tarihinde hayatını kaybetti. 

* Nazım Babaoğlu, 1975 yılında Urfa'da doğmuştur. 12 Eylül döneminde ailesi ile beraber Diyarbakır'a yerleşti. İlk okula burada başladı, ama ekonomik sıkıntılardan dolayı 2 yıl sonra Urfa'ya geri dönmek zorunda kaldılar. Liseyi burada okurken son sınıfta Özgür Gündem gazetesinde çalışmaya başladı. Aynı yılda Üniversite sınavlarına hazırlanıyordu ama 12 Mart 1994 tarihinde Urfa'da kaçırıldı ve sınava giremedi. Daha sonra bir itiraf sonrasında öldürülüp gömüldüğü anlatılmıştır.

* Kamil Koşapınar, Zaman gazetesinde çalıştı. 19 Mart 1994 tarihinde Erzurum'da öldürüldü.

* Erol Akgün, Derim Çözüm gazetesinde çalıştı. 8 Eylül 1994 tarihinde Kocaeli'de öldürüldü.

* Bahri Işık, Çağ Marmara gazetesinde çalışmış. 17 Eylül 1994 tarihinde İstanbul'da öldürülmüştür.

* Ersin Yıldız, Özgür Ülke  gazetesinde çalıştı. 3 Aralık 1994 tarihinde İstanbul'da ofisinde bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetti.

Onat Kutlar, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesindeki eğitimini bırakarak, Felsefe eğitimi almak amacıyla Fransa'ya Paris şehrine gitti. 2 yıl sonunda Türkiye'ye dönerek Doğan Kardeş dergisinde çalıştı. 1985 yılında Almanya'nın Berlin şehrinde Film Festivali jüri üyeliği üyeliği yaptı. 1994 yılında Fransız hükumetince verilen L'Ordre des Arts et des Lettres ödülüyle onurlandırıldı. 30 Aralık 1994 yılında Cafe Marmara'ya bırakılan bomba sonucu ağır şekilde yaralandı, 11 Ocak 1995 tarihinde de hayatını kaybetti.

* Bekir Kutmangil, Madenci, iş adamı, Yeni Günaydın ve Süper Tan gazetelerinin sahibidir. 23 Mayıs 1995 tarihinde İstanbul'da aracına gerçekleştirilen silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmiştir.

* Nail Aydın, Son Haber gazetesinde çalışmıştır. 28 Temmuz 1995 tarihinde Giresun'da öldürülmüştür.

* Safyettin Tepe, 1968 tarihinde doğmuştur. Özgür Gündem gazetesinin Adana ve Gaziantep muhabirliğini yapmıştır. Daha sonra Yeni Politika gazetesinden de çalışmıştır. 25 Ağustos 1995 tarihinde Batman'da gözaltına alınmış, 19 Ağustos 1995 yılında gözaltı sürdüğü sırada öldürülmüştür. 

* Metin Göktepe, 10 Nisan 1968 tarihinde Sivas'ta doğmuştur. İlkokulu küçük bir yerleşim yerinde(Köy) okumuştur. 1979 yılında İstanbul'a gelmiştir ve ilkokul hayatına devam etti, liseyi de bitirdi. 1989 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü'ne girdi.. 1992 yılında Gerçek dergisinde çalışmaya başlamış ve 1995 yılında Evrensel gazetesinde muhabirlik yapmıştır. 
8 Ocak 1996 tarihinde haber yapmak için gittiği hapishanede gözaltına alınmış ve polislerce dövülerek öldürülmüştür. 

* Yemliha Kaya, 1968 yılında Kahramanmaraş'ta doğmuştur. Hayatı eğitim almamıştır, işçi olarak çalışmıştır. Yoksul Halkın Gücü gazetesinin sahibi öldürülmesinden sonra gazeteyi devralmış ve yazı işleri müdürlüğü yapmıştır. 1994 yılında gözaltına alındı. Ölüm orucu na katıldı ama daha fazla direnişi sürdüremedi ve 27 Temmuz 1996 tarihinde ölü olarak bulundu. 

* Mehmet Topaloğlu, Kurtuluş gazetesinde çalışmıştır. 28 Ocak 1998 tarihinde İstanbul'da öldürülmüştür. 

* Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, İlk ve ortaokul eğitimlerini Kilis'te tamamladı. Ankara Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesini bitirdi, 1962 ve 1963 yıllarında Yenigün gazetesinde yazı işleri müdürlüğü görevi üstlendi. 1967 yılında Paris Hukuk Fakültesinde doktorasını tamamladı. Hacettepe Üniversitesinde öğretim hayatına başladı.  1977 yılında Cumhuriyet Halk Partisi 5. dönem  İzmir Milletvekili oldu. Bülent Ecevit döneminde 1978 ve 1979 yıllarında Kültür Bakanlığı olarak görev aldı. 12 Eylül sonraları üniversiteye dönerek Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesinde siyaset bilimi dersi vermek üzere öğretim görevlisi oldu, aynı zamanda Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı görevini üstleniyordu. 9 Eylül 1995 yılında gerçekleşen trafik kazasında eşini kaybetti. 1997 yılında ikinci evliliğini yaptı. 21 Ekim 1999 tarihinde Ankara'daki evinin önünde park halindeki aracının üzerine bırakılan bombanın patlaması üzerine hayatını kaybetti.

* Hrant Dink, 1954 yılında Malatya'da doğmuştur. İstanbul'a taşındıktan sonra annesi ve babası 1961 yılında boşandı, iki kardeşi ile birlikte yetimhaneye yerleştirilmiştir. Türkiye'de gelişmekte olan sol siyasetten etkilenmiş ve Türkiye Komünist Partisi'nde siyaset yapmaya başlamıştır. Lise hayatını bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji alanında eğitim almaya başladı. İki kardeşi ile birlikte yayınevi ve kırtasiye işleri yapmaya başladı, aynı esnada da  eşiyle birlikte yetimhane yönetmeye başladı. Uzun süre aktif olarak çalışan bu yerler daha sonra devletin el koymasıyla sonuçlandı. Askerden geldikten sonra gazetelerde kitap eleştirmeni olarak yazı hayatına başladı. Gündemde oluşan yanlış haberleri düzeltmesiyle tanındı. Türkçe ve Ermenice gazete çıkarmak için uğraştı ve bunun hakkında öneride bulundu. 5 Nisan 1996 tarihinde Agos gazetesinin kuruculuğunu, yayın yönetmenliğini ve başyazarlık görevlerinin üstlendi. Agos gazetesi dışında Zaman ve Bugün gazetelerinde de yazmaya başladı. 19 Ocak 2007 yılında İstanbul'da Şişli'de Agos gazetesi çıkışı yakın mesafeden yapılan saldırı sonucu vurularak öldürüldü.

* Cihan Hayırsever, Güney Marmara'da Yaşam gazetesinde genel yayın yönetmeni olarak çalıştı. 18 Aralık 2009 tarihinde Balıkesir'de sokak ortasında vurularak öldürüldü. 

* Nuh Köklü, 1968 tarihinde Ankara'da doğmuştur. İlk mesleği Açık Radyo program yazarlığı olarak başladı. Hürriyet, Radikal ve Yeni Sabah gazetesinde çalışmaya başladı. Daha sonra NTV'de program editörü olarak çalıştı. 17 Şubat 2015 tarihinde İstanbul'da meydana gelen dükkan camının kırılması sonucu oluşan arbede de bıçaklanarak öldürülmüştür.  

(Gazetecilerin isimleri çağdaş gazeteciler derneği baz alınarak hazırlanmaktadır.)

12 Kasım 2016 Cumartesi

Öldürülen Gazeteciler (1992 - 1993)


* Halit Güngen, 1971 yılında Şırnak'ta doğmuştur. Eğitim hayatnı Şırnak'ta bitirmiştir, 1990 yılında 2000'e Doğru dergisinde yazmaya başlamıştır. 16 Şubat 1992 tarihinde ''Hizbullah, Çevik Kuvvet Merkezinde Eğitiliyor'' haberinde 2 gün sonra yani 18 Şubat 1992 yılında dergide çalışırken bürosunda silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.

* Cengiz Altun, 1968 yılında Batman'da doğmuştur. Eğitim hayatını Batman Üniversitesi Motor Bölümünde okurken, aynı zamanda gazetecilik yapıyordu. Yeni Ülkü gazetesinin Batman bürosunda muhabirlik yapıyordu. 24 Şubat 1992 yılında işe gideceği sırada silahlı saldırı sonucu öldürüldü. 

* İzzet Kezer, 6 Mart 1954 tarihinde doğmuştur. Basın Yayın mezunudur, 1 Kasım 1988 tarihinde Sabah gazetesinde muhabirlik yapmıştır. Nevruz gösterilerini haber yapmakla görevlendirildi. Sokağa çıkma yasağı olduğu gün muhabir arkadaşı ile birlikte ellerinde beyaz bayrak olmasına rağmen 23 Mart 1992 tarihinde açılan ateş sonucu hayatını kaybetti.

* Bülent Ülkü, Körfeze Bakış gazetesi sahibi ve yazı işleri müdürüdür. 31 Mart 1992 tarihinde Bursa'da işkence edilmiş ve gözleri bağlanarak kafasından vurularak öldürülmüştür. 

* Mecit Akgün, Yeni Gün gazetesi muhabiri, 2 Haziran 1992 yılında Mardin'de PKK tarafından öldürülmüştür.  

* Hafiz Akdemir, 1964 yılında Diyarbakır'da doğmuştur. Liseyi bitirmeden tutuklandı, hapishaneden çıkınca 1991 yılında Yeni Ülke gazetesinde işe başladı, sonra Özgür Gündem gazetesinin Diyarbakır muhabiri olmuştur. 8 Haziran 1992 yılında Diyarbakır'da çalışma bürosuna giderken silahlı saldırıya uğradı ve hayatını kaybetti.

* Çetin Abayay, 1962 yılında Batman'da doğmuştur. Eğitimini Batman Lisesinde bitirdi. Gazete çalışanları tehdit edilip işi bıraktılar, sonra görevi kendisi devraldı. Özgür Halk bürosunda muhabirdi. 29 Temmuz 1992 yılında uğradı ve hayatını kaybetti.

* Yahya Orhan, Batman'da doğmuştur. Özgür Gündem gazetesi muhabirliği yapmıştır. 31 Temmuz 1992 tarihinde evine giderken vurularak öldürülmüştür. 

* Hüseyin Deniz, 6 Şubat 1956 tarihinde Mardin'de doğmuştur. Bolu öğretmen okulundan mezunudur, 1975 yılında Siverek ve Nusaybin'de öğretmenlik yaptı. 12 Eylül 1980 darbesinde tutuklandı, üç yıl hapis kaldı ve serbest kalınca görevinden alındı. Yeni Gün, Cumhuriyet, Tercüman, 2000'ne Doğru ve Welet gazetelerinde ve dergilerinde yazılarını yayınladı. Özgür Gündem gazetesinde köşe yazarıydı, 9 Ağustos 1992 yılında saldırıya uğradı ve hayatını kaybetti.

* Musa Anter, 1920 yılında Mardin'de doğmuştur. İlkokulu Mardin'de, ortaokul ve liseyi Adana'da okumuştur. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. İleri Yurt gazetesindeki yazısı nedeniyle 1963 yılında hapis yattı, 1967 yılında sürgüne gönderildi. 1980 darbesinde hapis yattı. 20 Eylül 1992 yılında Diyarbakır'da silahlı saldırı sonucu öldürüldü.

* Mehmet Sait Ertem, 10 Temmuz 1964 tarihinde Mardin'de doğmuştur. Anadolu Üniversitesi Açık Eğitim Fakültesi İşletme bölümü mezunudur. 1990 yılında gönüllü gazeteciliğe başladı. Denk dergisi ve Azadî gazetesi muhabirliği yaptı. 3 kasım 1992 tarihinde Diyarbakır'da silahlı saldırı sonucu öldürülmüştür. 

* Yaşar Aktay, 9 Kasım 1992 tarihindeki Türkiye gazetecisi, PKK'nın Diyarbakır'a saldırması sonucu öldürüldü.

* Hatip Kapçak, 1960 tarihinde Diyarbakır'da doğmuştur. Öğretmen okulunu bitirmiştir. 12 Eylül 1980 tarihinde darbe sonucu hapis yatmıştır. Özgür Gündem ve Güneş gazetelerinde haber yaptı, Hürriyet gazetesi muhabiri oldu. 18 Kasım 1992 tarihinde Mardin'de silahlı saldırıda öldürüldü. 

* Namık Tarancı, 1955 yılında Diyarbakır'da doğmuştur. Ardahan Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesini kazandı. 12 Eylül 1980 tarihinde darbe sonucu tutuklandı. 1992 yılında Gerçek dergisinde çalışmaya başladı. 20 Kasım 1992 tarihinde silahlı saldırı sonucu Diyarbakır'da hayatını katbetti. 

Uğur Mumcu, İlk ve orta okulları Ankara'da okuyan çok aktif öğrenciydi. Bu hızlı aktifliği 1961 yılında Hukuk Fakültesinde kazanarak devam etti, 1965 yılında yüksek öğretim eğitimini tamamladı. Bir süre avukatlı yapan ve yabancı dil eğitimi görmek için İngiltere'ye gitti. 1969 ve 1972 yılları arasında Ankara Üniversitesi Hukuk Profesörü asistanı olarak çalıştı. Asker olarak görev alacağı yıl 12 Mart döneminde bir yazısında ''ordu uyanık olmalı'' sözleri nedeniyle '' Orduyu harekete geçirmek ve toplum üzerinde baskı kurmak'' iddiasıyla suçlanarak 7 yıl hapis istemiyle tutuklandı. Daha sonra yargıtay kararı bozdu ve serbest bırakıldı. Askerlik görevini yedek subay olarak yapması gerekirken 1972 ve 1974 yılları arasında Ağrı'da Patnos ilçesinde sakıncalı piyade eri olarak görevi tamamladı. Ağır koşullar altında görev yaparken, var olan ülseri yüzünden mide kanaması geçirdi.
Yeni Ortam gazetesinde köşe yazarlığı üstlendi. 1975 yılında Cumhuriyet gazetesine geçerek köşe yazılarını yazmaya başladı. 1977 yılında sadece Cumhuriyet gazetesi adına yazmaya başladı ve 1991 yılına kadar ara vermeden yazmaya devam etti. 1991 yılında gazetede bir takım sorunlar oldu ve 3 Mayıs 1992 tarihinde Milliyet gazetesi adına yazmaya başladı, Cumhuriyet gazetesinde yönetim değişikliği yapılınca 7 Mayıs 1992 tarihinde Cumhuriyet gazetesine döndü. 24 Ocak 1993 tarihinde Ankara'daki evinin önünde park halindeki aracına bomba koyularak suikast kurbanı olarak hayatını kaybetti.  

* Kemal Kılıç, 1963 yılında Urfa'da doğmuştur. 1990 yılında Yeni Ülke gazetesinde yazmaya başladı, 1992 yılında Özgür Gündem temsilciliğini yaptı. 18 Şubat 1993 tarihinde Urfa'da eve giderken kaçırılmak istendi, fakat direnince öldürüldü.  

* Mehmet İhsan Karakuş, Silvan gazetesini devir aldı ve gazetede yazmaya başladı. 12 Mart 1993 tarihinde silahlı saldırı sonucu öldürüldü. 
* Ercan Gürel, Türkiye Haber Ajansı İzmir, Bergama sorumlusu muhabiriydi. 20 Mayıs 1993 tarihinde İzmir'de öldürüldü. 

* Ömer Taşer, Milli Gazetesinde çalışmış, 26 Haziran 1993 tarihinde Bosna-Hersek'te öldürülmüştür.

* İhsan Uygur, Sabah gazetesinde muhabir olarak çalışmıştır. Pendik'te yangın haberine gittikten sonra kaybolur, 5 Temmuz 1993 tarihinde aracın içinde yakılmış halde bulunmuştur.

* Rıza Güneşer, Halkın Gücü gazetesinde çalışmıştır. 14 Temmuz 1993 tarihinde İstanbul'da öldürülmüştür. 

* Ferhat Tepe, Bitlis'te doğmuştur. Özgür Gündem gazetesinde muhabirlik yapmıştır. 28 Temmuz 1993 tarihinde evinden çıkarken kaçırıldı. 8 Ağustos 1993 tarihinde Elazığ'da öldürüldü.

* Muzaffer Akkuş, Milha Ajansın'da ve Sabah gazetesinde çalışmıştır. 20 Eylül 1993 yılında Bingöl'de öldürülmüştür. 

1994 ile 2015 yılı arası öldürülen gazeteciler

(Gazetecilerin isimleri çağdaş gazeteciler derneği baz alınarak hazırlanmaktadır.)

11 Kasım 2016 Cuma

Öldürülen Gazeteciler (1921 - 1991)


* Ali Kemal, 1867 yılında İstanbul'da doğmuştur. Eğirimini Mülkiye Mektebinde sürdürürken son yılında ayrılarak Fransızca öğrenimini ilerletmek amacıyla Fransa'ya Paris'e gitti. Bir yıl sonunda İsviçre'nin Cenevre şehrine gitti. 1888 yılında İstanbul'a döndü ve Mülkiye Mektebi'ne başladı. Avrupa'da gördüklerinden etkilenip dernek kurmaya karar verdi, kurduğu dernek kapatıldı ve dokuz ay hapis yattı. 1889 yılında Halep sürgünü oldu, kaldığı yıllarda Türk Dili ve Osmanlı Edebiyatı öğretim görevlisi oldu. 1912 yılında İstanbul'a geri döndü ve İktidam gazetesinde başyazar unvanıyla yazılarına devam etti. 14 Kasım 1913 tarihinde Payem gazetesini kurdu ve başyazarlığı üstlendi. 1913 yılında İttihat ve Terakki'nin yaptığı askeri darbe sonrası tutuklandı. 6 Kasım 1922 tarihinde İzmit'te kumandanlık karargahı önünde linç edildi daha sonra kafası taçlarla parçalanarak öldürüldü.

* Ali Şükrü, 1884 yılında Denizli'de doğmuştur. Heybeliada'da Bahriye Mektebinde eğitim görmüştür, 1904 yılında mezun olarak Bahriye Erkan-ı harp okuluna girdi ve subay olarak bitirdi. 1909 yılında Donanma-yı Osmanî Muavenet-i Milli Cemiyetinde ikinci başkan olarak görev yaptı. Osmanlı'nın almak istediği nakliye gemileri için İngiltere'nin Livepool şehrin gönderildiğinde eğitimini tamamladı ve üst düzeyde İngilizce öğrendi. Meclise girdiği yıllar 28 Nisan 1920 tarihinde içki yasağı konusunda yasa teklifi önerdi. Görüşlerini yayınlamak için Mustafa Kemal'in Hakimiyetî Milliye gazetesine karşın Tan gazetesini kurdu ve yazılarını yayınlamaya başladı. 27 Mart günü ortadan kaybolmuştur. Daha sonra Ankara'ya gittiği ve Topal Osman'ın evinde iki kişinin iple boğularak 2 Nisan 1923 tarihinde öldürüldüğü anlaşılmıştır.

* Hüseyin Hilmi, 1885 yılında İzmir'de doğmuştur. Eğitimi hakkında bilgi bulunmamaktadır. 1908 yılındaki ikinci meşrutiyetin ilanından sonra sol ve sosyalist fikirleri savunan İştirak Dergisini 1910 yılında çıkarmaya karar verir. 15 Eylül 1910 tarihinde Osmanlı Sosyalist Fırkası kurular ve partinin önde gelen isimleri arasında yer alır.  İştirak dergisi siyasi gerekçeli bir kararla 1911 yılında kapatılır, fakat 1912 yılında tekrar açılır. 1913 yılında İttihat ve Terakki tarafından Sinop'a sürgün edilir. 1918 yılı sonunda İstanbul'a döner ve 1919 yılında Türkiye Sosyalist Fırkası'nı kurar. 15 Kasım 1922 tarihinde Ali Haydar isimli polis tarafından vurularak hayatını kaybeder.

* Hikmet Şevki, Cumhuriyetin ilk yıllarında gazete ve dergilerde hikayeler ve eleştiriler yazan, çevirler yapan ve yayınlatan kişidir. Hukukçu kimliğiyle de bilinir, hasta olmasına rağmen Mâkimiyet-i Milli gazetesi müdür yardımcısı olarak çalışmaya devam ederdi. 1920 - 1930 yılları arasında farklı gazetelerde hikayeleri ve batı edebiyatından bir çok çevirileri yayınlanırdı. 28 Nisan 1930 tarihinde ahlaki nedenlerden dolayı Ankara'da öldürülmüştür.  

* Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907 tarihinde Edirne'de doğmuştur. Eğitimine Üsküdar'da Füyûzâtı Osmâniye Mektebinde başlamıştır. Babasının tayini üzerine eğitimine Çanakkale'de İptidai Mektebinde davam ederken seferberlik ilan edilir ve okul öğretmensiz kalarak kapanır. Daha sonra büyük sabalar sarf ederek okulu açtırır ve subaylar okulda öğretmenlik yapmaya başlar. 1921 yılında İptidai Mektebini bitirir. Daha sonra İstanbul'a gider ve bir yıl burada kalır. İstanbul'da gitmeye karar verir, Balıkesir'e giderek Muallim Mektebine kayıt olur. Okuduğu bu yıllarda şiir ve hikaye deneyimlerini arttırır ve okulun ikinci yıllarında gazete ve dergilere yazılarını gönderir. Yazar daha sonra okul müdürünün de desteğini alarak İstanbul'a nakil aldırmıştır. İstanbul'da dikkatlerini üzerine çekmiştir, edebiyat öğretmeninin desteği ile önemli dergilere şiir ve hikayeler göndermiştir. 21 Ağustos 1927 tarihinde öğretmenlik diplomasını alır. İlk öğretmenliğini Dayısının da yardımıyla Yozgat Merkez Cumhuriyet İlkokulunda yapar. Burada yazdığı şiirleri ve hikayeleri okuyacak kişiler bulamaz. Mustafa Kemal o dönemlerde yabancı dil öğretmeni yetişsin diye öğretmen okulundan mezun olan sınırlı sayıda kişileri yurt dışına göndereceğini bildirmiştir. 1928 Kasım ay sonlarında sınırlı sayıdaki kişileri Almanya'ya gönderir. Almanya'ya gönderildiği bu süre dört yıldır, ancak ikinci yılını tamamlayamadan Türkiye'ye geri dönmüştür. 1930 yılında Bursa'ya ilkokul öğretmeni olarak görev almıştır. Aynı yıl Almanca yeterlilik sınavlarına girmiş, ardından sınavı kazanarak Aydın'a ortaokulda Almanca öğretmeni olarak atanmıştır. Burada propaganda yapmak suçunda yargılanır. 9 Eylül 1931 tarihine kadar tutuklu kalmıştır. Serbest bırakıldıktan sonra Konya'ya Almanca eğitim görevlisi olarak atanır. 22 Aralık 1932 tarihinde şiirlerinde tahrik bulunduğu gerekçesiyle 1 yıl tutuklu kalır. 29 Nisan 1933 tarihinde serbest bırakılır. 1940 ve 1943 yıllarında yabancı yazarlardan çeviriler yapar, çeşitli dergilerde yayınlardı. 16 Haziran 1948 tarihinde Kırklareli'nde öldürülmüştür.

* Adem Yavuz, 1943 yılında Sivas'ta doğmuştur. Eğitim hayatına Çınarlı başlamış, orta ve lise hayatını İstanbul'da bitirmiştir. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesini kazanmış, okuduğu yıllarda Günaydın gazetesinde muhabir olarak görev yapmıştır. 1968 yılında Türkiye Radyo Televizyon Kurumu görevlisi olarak çalıştır. 1 Eylül 1969 tarihinde ANKA Ajans adına çalışmaya devam etmiştir. 1974 yılında muhabir olarak Kıbrıs'a gitti, orada Rumlar tarafından tutsak edilerek edildi ve silahla vuruldu. 26 Ağustos 1974 tarihinde Adana'ya getirildi ve burada daha fazla dayanamayarak hayatını kaybetti. 

* Ali İhsan Özgür, 1954 yılında doğmuştur. İlerici Geçler Derneği üyesi ve aynı zamanda Politika Gazetesi yazarıdır. 22 Kasım 1978 tarihinde bir aracın bagajında cesedi bulunmuştur. 

* Cengiz Polatkan, Hafta Sonu gazetecisin de muhabir olarak görevi yapmaktadır. 1 Aralık 1978 tarihinde gece kulübünde görevini yapmak için gitmiş ve burada bir grubun saldırısına maruz kalarak hayatını kaybetmiştir.

* Abdi İpekçi, 9 Ağustos 1929 tarihinde İstanbul'da doğmuştur. Eğitim hayatına Işık okulunda başladı, sonra Galatasaray Lisesinden 1948 yılında mezun oldu. Daha sonra Hukuk Fakültesini bitirdi. Ve Vatan gazetesinde 15 gün sonra gazetede istenilmedi ve gönderildi. 1949 yılında Yeni Sabah gazetesinde, ardından İstanbul Ekspres gazetelerinde yazı işleri müdürü olarak görev aldı. 1953 yılında Askerliğini Kore'de yaptı. 1954 yılında Milliyet gazetesi yazı işleri müdürü, ardından genel yayın yönetmeni oldu. 1 Şubat 1979 tarihinde İstanbul'da arabasında suikast sonucu hayatını kaybetmiştir.      

* İlhan Egemen Darendelioğlu, 1921 yılında Mersin'in Tarsus ilçesinde doğmuştur. Eğitim hayatına doğduğu köyde başlamış, orta öğretimini Çukurova'da bitirmiştir. Liseyi Adana'da okumuştur. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümünden mezun olmuştur. 1948 yılında Yeni Bozkurt dergisini yayınlamış daha sonra askerlik görevi için gitmiştir. Askerlikten sonra Türkçe öğretmenliği yapmıştır. 1954 yılında Toprak-Aylık Ülkü dergisini yayınlamaya başlamıştır. 1965 yılında Türkiye Komünizmle Mücadele Derneği genel başkanı olmuştur. 1969 yılında Adalet Partisinden İstanbul milletvekili seçilmiştir. Daha sonra Milliyetçi Hareket Partisine katıldı ve il teşkilatı görevi alarak siyasi hayatını sürdürdü. 19 Kasım 1979 tarihinde arabasına binerken bir kaç kişi tarafından suikast sonucu hayatını kaybetmiştir.

* İsmail Gerçeksöz, 1925 yılında İzmir'de doğmuştur. Eğitim hayatını babasının görevi nedeniyle bir çok yerde yapmış, sonra okumaya fırsat bulamadığı için kendi kendine yetişmiştir. Arapça ve Farsça dillerini çeşitli gazete ve dergilerden öğrendi. Yerleştiği Bursa'da Hâkimiyet gazetesinin yazı işleri müdürlüğünü üstlendi, aynı zamanda Bursa Ekspres gazetesini çıkarıp çeşitli yazılar yazdı. İstanbul gazetesinin Bursa muhabirliğini yaptı. İstanbul'da Orta doğu gazetesinde görev yaparken suikast sonucu hayatını kaybetti.

Ümit Kaftancıoğlu, İlkokul bitirdikten sonra köy enstitüsüne katılmak için yılarca emek harcadı, ve en sonunda Cılavuz Köy Enstitüsü'ne girmeyi başardı. 1957 yılında okuduğu Enstitüyü bitirdikten sonra Mardin'in Derik ilçesinde öğretmenlik görevine başladı. 1961 yılında Balıkesir Necati Bey Enstitüsü'ne girdi ve burada Edebiyat Bölümünü bitirip Rize'nin Pazar ilçesinde Türkçe öğretmenliğine başladı. Daha sonra yedek subay olarak görev yaptı, görevini tamamladı. Türkiye Radyo Televizyon kurumunun gerçekleştiği sınavı kazanarak, 1974 tarihinde yapımcılık görevine başladı. 11 Nisan 1980 tarihinde Türkiye Radyo ve Televizyon kurumu binasına gitmek üzere evinden ayrılırken silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.

* Muzaffer Feyzioğlu, 1918 yılında Trabzon'da doğmuştur. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandı, fakat eğitimini üç yıl sürdürebildi. Hayatı boyunca foto muhabirliği yaptı. 14 Nisan 1980 tarihinde Trabzon'da belirsiz kişiler tarafından bırakılan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti.

* Recai Ünal, 1959 yılında doğmuştur. Hayatı içerisinde Demokrat gazetesi muhabirliğini üstlendi. 21 Temmuz 1980 tarihinde tarihinde gazeteden evine giderken kaçırıldı ve 22 Temmuz 1980 yılında iple boğulmuş olarak cesedi bulundu.

* Mevlüt Işık, 1948 yılında Kars'ta doğmuştur. Ekinci gazetesi ortağı ve yazı işleri görevini üstlenmiştir. Daha sonra Öncü gazetesini kurmuş ve Tercüman gazetesi temsilciliğini yapmıştır. Bir çok devlet dairesi görevini de üstlenmiştir. 1 Haziran 1988 tarihinde Ankara'da bir otelin önünde meydana gelen olayda hayatını kaybetmiştir. 

* Saracettin Müftüoğlu, Nusaybin'de görev yaparken, 28 Haziran 1989 yılında sınırda çatışma yapılırken kurşunun kendisine isabet etmesi nedeniyle ölmüştür.

* Sami Başaran, Eğitimini İktisat öğrencisi olarak yaparken, gazetede çalışmaya başladı. Gazete gazetesi adına çalışırken, güneydoğu aşiretleri arasındaki kavgaya ilişki haber röportajı için randevu aldığı İstanbul bürosunda 1 Kasım 1989 tarihinde silahlı saldırı sonucu öldürülmüştür.  

* Kamil Başaran, Gazete gazetesinde muhabirlik görevi üstlenmiştir. Gazetede yazısı nedeniyle, eleştiri altında buluna kişi tarafından İstanbul'da bulunan çalışma odasında 28 Şubat 1990 tarhinde öldürülmüştür.   

* Çetin Emeç, 1935 yılında İstanbul'da doğmuştur. Eğitimini Galatasaray Lisesinden mezun olarak daha sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olarak bitirmiştir. 1952 yılında ilk çalışma hayatına Son Posta gazetesinde başlamıştır. 1972 yılına kadar Hayat ve Ses dergisinde yazı işleri müdürü, 1972 yılından sonra Hürriyet gazetesine geçerek genel yayın yönetmeni oldu. 1984 - 1985 yıllarında Milliyete geçti, 1986 yılında tekrar Hürriyet gazetesine döndü. 7 Mart 1990 yılında İstanbul'da şoförü ile birlikte öldürüldü. 

* Turan Dursun, 1934 yılında Sivas'ta doğdu. Babası din hocası olmasını istiyordu, onun için Kur'an kursuna gönderdi. Eğitimi tam olarak almak için bir çok şehir ve kasabasına gitti. Daha sonradan bu eğitimi alamayacağını anladığı zaman, Monoteistik dinler tarihini almaya karar verdi. Müftülük sınavını kazandı, ilkokul diploması olmadığı için atanamadı. Daha sonra İstanbul'da ilkokul eğitimini aldı ve mezun oldu. İmamlık görevine başladı. Hayatı boyunca Türkiye Radyo Televizyon Kurumu ambar memurluğu olarak çalıştı, 1982 yılında emekli oldu. 1987 yılında bir çok dergide çeviriler ve yazılar yayınladı. 4 Eylül 1990 tarihinde İstanbul'da uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü. 

* Gündüz Etili, Polis kayıtlarına göre seyyar satıcılar arasında kavga çıkmış, ve Etili ağır yaralanmış ve 18 Eylül 1991 yılında İstanbul'da hayatını kaybetmiştir. 

1992 ile 1993 yılı arası öldürülen gazeteciler 
      
(Gazetecilerin isimleri çağdaş gazeteciler derneği baz alınarak hazırlanmaktadır.)

10 Kasım 2016 Perşembe

Terörizm ve Destek Grupları


Terörizm, ulus veya uluslararası toplumu tehdit eden siyasal, dinsel ve ekonomik hedeflere ulaşmak için sivillere ve yönetime karşı yapılan şiddet girişimidir. Belli bir grup tarafınca organize halindeki girişime terör örgütü, girişimini gerçekleştiren kişilere terörist denilmektedir.

Finansal kaynaklar, yasa dışı elde edilen kaynaktır. En çok geliri dış güçlerin yardımıyla elde etmektedir. Dernekler halinde halktan çeşitli bağış kampanyaları başlatılıp toplanan yardımlarda mevcuttur. 

Terörizmin Desteklendiği Organlar:
* Devlet, yasa dışı gerçekleştirdiği eylemdir. Halktan toplanan vergilerle veya çeşitli gelirlerle sağlanan finansal, tıbbı gereçler ve silah olarak terörü destekleme biçimidir.
* Siyasi parti, kurularak örgüte destek vermesi amacıyla toplanan ve devletin içine sızma girişimidir.
* Medya, örgütlerin başvurduğu bu kurum sayesinde propaganda gerçekleştirirler. 
* Dini, inanışları kullanarak çıkar elde edilen örgütlerdir. Dernek toplantıları veya yasa dışı toplantılarında aşılanmaya çalışılan görüşlerdir.
* Komplo, kamuoyundan saklanan ve haliyle halktan da gizlenen belgeler veya gizli güçlerdir. 
* Narko, uyuşturucu tacirleri tarafından aşılanarak hükumetlerin istikrarının bozulması ve düzenin bozulmasından çıkar sağlama biçimidir.     

9 Kasım 2016 Çarşamba

Öldürülen Gazeteciler (1900-1920)


* Tevfik Nevzat, Halil Ziya Uşaklıgil ile beraber 1884 yılında il Türk dergisi Nevruz dergisini, 5 Kasım 1886 tarihinde Hizmet gazetesini çıkardılar. İzmir'deki yenilik hareketlerini fikir akımlarını, gençlere teşvik olduğu gerekçesiyle desteklemiştir. İzmir'in önemli avukatları arasında yer edinmiştir. 19 Mart 1905 tarihinde Adana'da öldürüldü.

* Hasan Fehmi, 1874 yılında doğdu, eğitim hayatını İstanbul'da sürdürdükten sonra Fransa'ya Paris şehrine gitti. Gittiği yerde İttihat ve Terakki Cemiyeti üyeleri ile tanıştı. Bir süre sonra Mısır'a gitti, ikinci meşrutiyetin ilanı sonrası İstanbul'a döndü. Serbesti gazetesinde yazılar yazmaya başladıktan sonra dönemin köklü yazarları arasına girmeyi başardı. İttihat ve Terakki yönetimine sert eleştirilerde bulunduğu için gazeteye tehdit mektupları gelmeye başladı, lakin o eleştirini yapmaya devam etti. 6 Nisan 1909 tarihinde İstanbul'da öldürüldü. 

* Ahmet Samim,  1884 yılında Kosova'nın Prizren şehrinde doğdu, eğitim hayatını Robert Kolejinde tamamladıktan sonra bir süre Reji İdaresinde memur olarak çalıştı. İkinci Meşrutiyet sonunda gazeteciliğe başladı. Ahrar Partisi adı altında yayınlanan Osmanlı gazetesinde yazılar yayınladı. Daha sonra Sada-i Millet gazetesinde çalıştı, fakat gazetenin kapatılmasıyla kendisinin olan Cidal gazetesinde yayınlarına devam etti. Hilal ve İtilaf gazetelerinde de yazılar yazdı. 31 Mart isyancıları tarafından öldürülecekti. İsyanlar yatışınca Sada-i Millet gazetesi tekrar aktif oldu ve başyazar olarak çalışmaya devam etti. 9 Haziran 1910 tarihinde gazeteden çıktıktan sonra başından vurularak 26 yaşından hayatını kaybediyor.

* Zeki, 1969 yılında İstanbul doğumludur. Eğitimlerini Galatasaray Lisesi'de ve Mekteb-i Mülkiye'de almıştır. Harici Nezareti ve Düyun-i Umumiye İdaresinde görev aldı ve bir çok okulda da öğretim üyeliği yaptı. Erken yaşta gazeteci olarak Serbesti ve Mizan gazetelerinde İttihat ve Terakki yönetimini eleştiren yazılarını yayınladı. Şehrah gazetesine başyazar oldu ve burada da ittihatçılara yönelik eleştiri yazılarına devam etti. İttihat ve Terakki yönetiminin yolsuzluk yaptığına dair araştırmalarını yaptı ve gerekli belgelere ulaştı. Maliye Bakanın yeni kurulan Türkiye Milli Bankasına ortak olduğu haberini gazetesinde yayınlamaya hazırlanırken suikast sonucu hayatını kaybetti.

* Hüseyin Kami, Osmanlı döneminin dağılma döneminde şimdi ki Rusya'ya bağlı Derbent şehrinde Doğmuş, İstanbul'da yetişip büyümüştür. Eğitimini Aksaray'da Medresi-i Edebiye'de almış, eğitimini tamamladıktan sonra Bâbıâli Matbûat Kaleminde memurluk yapmıştır. İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra 1908 yılında İstanbul'a dönmüştür. Alemdâr gazetesinde çalıştı. İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne karşı çıkar, 31 Mart olayları yüzünden yargılanır. On sekiz gün hapis yattıktan sonra serbest bırakılır. Bir kaç gün sonra tiyatro salonunda konferans verdikten bir kaç sonra gözaltına alınır. Otuz iki gün boyunca her gün karakola gidip imza vermesi gerekiyordu. 1912 yılından sonra ne olduğu bilgisi hakkında hiç bir veri bulunmazken, tahmin üzerine 1912 veya 1914 yılları arasında öldürüldüğü vurgulanmaktadır.  

* Rupen Zartaryan, Ermeni asıllı yazar, 1874 yılında Diyarbakır'da doğdu. 18 yaşında öğretmen oldu. Akıl hocası olan Tılgadindzi'nin Enstitüsünde görev yaptı, daha sonra Fransız dinî enstitülerde öğretim görevlisi oldu. 1903 yılında Osmanlı Devleti tarafından tutuklandı ve 1906 yılında Bulgaristan Prensliği'ne yerleşti. 1908 yılında İstanbul'a gittikten sonra Azadamard gazetesini kurdu. Aynı dönem içerisinde Getronagan Kolejinde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Ermeni tehciri sırasında, Ayaş'a gönderildi. 5 Mayıs'ta tutuklu olarak Diyarbakır'a gönderildi. 16 Ağustos 1915 tarihinde Çerkez Ahmet tarafından öldürüldü.

* Siamanto, Ermeni asıllı yazar, 1878 yılında Erzincan ilinin Kemaliye şehrinde doğmuştur. Nersisyan okuluna gitti, daha sonra İstanbul'a yerleşti ve Beryan Enstitüsünden 1896 yılında mezun oldu. Hamidiye Katliamı sırasında Mısır'a gitti ve arkadaşlarının öldürülmesi nedeniyle depresyona girdi. 1897 yılında Fransa'nın Paris şehrine gitti ve Sorbonne Üniversitesi Edebiyat Bölümünü okudu. İsviçre'nin Cenevre şehrine gitti, orada Troşag gazetesi için yazılar yazdı. 1904 yılında zatürre oldu. Zürih şehrine geçti. 1908 yılında İstanbul'a geri döndü. 1910 yılında Amerika Birleşik Devletleri'ne yerleşti, 1912 yılında Gürcistan'ın Tiflis şehrine gitti. 1915 yılında Ermeni sorunu zamanında tutuklandı ve öldürüldü.

* Yervant Sırmakeşliyan (Erukhan), 1870 yılında İstanbul'da doğmuş ve 19. ve 20. yüzyıl başlarında Ermeni asıllı yazardır. Avrupa ve Ermeni yazarların romanlarını okudu, fakat Fransız akımını benimsedi. 1942 yılında çeşitli gazetelerde yazılarını yayınladı. 1908 tarihinde İstanbul'a döndü, Merkez kolejde okul müdürü olarak görev aldı. 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni sorunu zamanında tutuklandı, eşi ve iki çocuğu ile birlikte öldürüldü.

* Armen Doryan, Ermeni asıllı yazar 28 Ocak 1892 tarihinde Sinop'ta doğmuştur. İstanbul'a yerleştikten sonra Pangaltı Mıhitaryan Okulunda eğitim gördü, daha sonra Fransa'ya Paris şehrine Sorbonne Üniversitesinde eğitim hayatını sürdürdü. Doktorasını yaptıktan sonra mezun olup İstanbul'a döndü ve Fransız ve Ermeni eğitimcisi oldu. 24 Nisan 1915 tarihinde ders verirken tutuklandı. Tutuklandığı hapishaneden kaçırıldı ve öldürüldü.

* Levon Larents, Ermeni asıllı yazar 1875 yılında doğmuş İstanbul'da doğmuştur. Robert kolejinde okudu ve 1902 yılında mezun oldu. Adapazarı'nda tarih öğretmeni olarak çalıştı. 1905 yılında Ermeni Reform hareketinin parçası haline geldi, Osmanlı Devleti baskısından kaçarak Amerika Birleşik Devletlerine gitti, Boston'da gazetede görev aldı. Mısır'da bir şirkette çalıştı. 1908 yılında Türk devrimi sonunda İstanbul'a geldi. Fransızca ve İngilizce çok sayıda eser çevirdi. Ermeni sorunu döneminde Ayaş'a sürüldü, daha sonra Ankara'ya gönderildi ve öldürüldü.

* Tılgdadints, Ermeni asıllı yazar 1878 yılında Elazığ'ın Harput şehrinde doğmuştur. Dönemin önemli gazete ve dergilerinde görev aldı. Harput'an tehcir kanunu kapsamında uzaklaştırıldı, Çankırı'ya gönderildi ve öldürüldü. 

* Krikor Zohrab, Ermeni asıllı Osmanlı siyasetçisi, hukukçu ve yazar 26 Haziran 1861 tarihinde İstanbul'un Beşiktaş semtinde doğmuştur. Eğitimini 1867 yılında Makruhyan Ermeni Okulu'nda okumuştur, daha sonra Galatasaray Mekteb-i Sultani'sinde Mühendislik bölümüne girdi. İlk yazılarını 1878 yılında Lrakir gazetesinde yayınladı. 1879 yılında İnşaat Mühendisi diploması alarak mezun olmayı başardı. 1880 yılında avukat bürosunda çalışmaya başladı ve Galatasaray Sultanisi Hukuk bölümüne kaydoldu. 1881 yılında yeni açılan Mekteb-i Hukukuna geçerek üç yıllık eğitimini tamamladı. 1884 yılında Edirne'de girdiği sınavda birinci sınıf avukat diplomasını aldı. 1885 yılında evlenerek İstanbul'a yerleşti. Meslek hayatında avukatlık yaptı, çeşitli dergi ve gazetelerde yazılarını yazdı. 14 Mayıs 1915 yılında İttihat ve Terakki hükumetince çıkarılan Ermeni tehciri politikası kapsamında 21 Mayıs 1915 tarihinde tutuklandı. Tutukluluğu boyunca Konya, Adana ve Halep'e gönderildi. Urfa'da Çerkes Ahmet ve yardakçıları tarafından kesilmiş ve öldürülmüştür. 

* Taniel Varuja, Ermeni asıllı yazar 20 Nisan 1884 tarihinde Sivas'ta doğmuştur. Hamidiye katliamı döneminde sağ kurtulmuştur. Belçika'da Gent Üniversitesinde okudu ve aynı zamanda şiir yazmakla uğraşıyordu, yazdığı şiirler bir çok gazetede yayınlandı. Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul'a döndü, 1909 yılında öğretmenliğe başladı. 1912 yıllarında Sivas ve Tokat'taki okullarda müdürlük yaptı, daha sonra İstanbul'a döndü. 26 Ağustos 1915 tarihinde ailesi ile birlikte öldürüldü.

* Rupen Sevag, Ermeni asıllı yazar 15 Şubat 1885 tarihinde İstanbul'da doğmuştur. Eğitimini Askanazyan Okul'unda almıştır. İstanbul'a yerleştikleri yıl Berberyan Kolej'inde eğitim almıştır. İsviçre'ye gitti ve Lozan Üniversitesinde Tıp Fakültesinden mezun oldu. 1912 yılında Birinci Balkan Savaşı sırasında Osmanlı ordusunda asker olarak görev aldı ve Osmanlı büyükleri tarafından kaptan unvanı aldı. 1914 yılında İstanbul'a geri döndü. 24 Nisan 1915 yılında tutuklandı ve Çankırı'da öldürüldü.  

 * Hasan Tahsin, 1888 yılı Selanik'te doğmuştur, eğitimini Şemsi Efendi Okulunu ardından Fevziye Okulunu bitirmiştir. Devletin düzenlediği sınavı kazanarak Fransa'nın Paris Sorbonne Üniversitesinde Siyasi Bilimler eğitimi almıştır. İstanbul'a döktükten sonra, Osmanlı Devleti Suikast düzenlemesi için Romanya'nın Bükreş şehrine gönderir. Suikast girişimi başarısız olur ve Burada 10 yıl tutuklu kalır. 1916 yılında Almanya'nın Balkanlara girmesiyle serbest bırakılmıştır. 1918 yılında İzmir'e yerleşir. Hukuk-u Beşer gazetesini yayınlamaya ve yazılarını ise Vatanperver Hasan Tahsin adıyla çıkarır. Yunan alayı attığı kurşun ve süngüleme sonucu Kordonboyu'nda 15 Mayıs 1919 tarihinde hayatını kaybetmiştir.



(Gazetecilerin isimleri çağdaş gazeteciler derneği baz alınarak hazırlanmaktadır.)              

8 Kasım 2016 Salı

Sivas Katliamı


Sivas Katliamı, Pir Sultan Abdal Şenlikleri etkinliği kapsamında, 1-4 Temmuz 1993 tarihinde bir çok sanatçı ve fikir insanının dönemin Sivas valisi Ahmet Karabilgin'in daveti ile kente geldiler. Karşıt grupla çıkan çatışma, polis olarak zor önlendi fakat sayılarının 10 bin olduğu tahmin edilen grup Hükumet meydanına geldiler. Hükumet Konağını taşlamaya ve slogan atmaya başlayan grup daha sonra etkinliğin yapıldığı Madımak oteline doğru yürüşe geçtiler. Grup otelin önünde yağmaya başladı ve otelin belli bir kısmını ateşe verdiler. 2 Temmuz 1993 tarihinde 33 yazar, ozan, düşünür ve 2 otel çalışanının yanarak ve dumandan etkilenerek boğulmaları sunucu hayatlarını kaybettiler. Aziz Nesin'in de bulunduğu 51 kişi olaydan kendi olanaklarıyla yaralı kurtulmayı başardı. Aziz Nesin'i linç girişimi esnasında araya giren polisler sayesinde kurtarıldı. Yaralılar polis arabasıyla hastaneye götürülerek tedavi altına alındı. Olayın yaşandığı gün valilik 2 gün sokağa çıkma yasağı ilan etti.



Yargılanma, Madımak olayının ardından bir gün sonra 35 kişi, daha sonra 190 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların arasında 124 kişi hakkında ''laik anlayışı değiştirip, din devleti kurma'' suçlamasıyla dava açıldı ve geri kalan 66 kişi serbest bırakıldı. İlk duruşma 21 Ekim 1993 yılında, ikinci duruşma ve aynı zamanda karar duruşması olan 26 Aralık 1994 tarihinde 85 kişi hakkında hapis, geri kalan 37 sanık hakkında da beraat kararı alınmıştır. Yargıtay, mahkeme kararını bozdu, mahkeme, Yargıtayın bu kararına uyarak davayı yeniden başlattı. 28 Ekim 1997 tarihinde alınan kararda 33 kişi hakkında idam ve 14 kişi hakkında da hapis cezası verilmiştir. 24 Aralık 1998 tarihinde hapis cezalarını onadı ve 33 kişi hakkında alınan idam kararını usul eksiklikleri nedeniyle bozdu. 1999 yılında eksikliklerin giderilmesiyle 16 Haziran 2000 yılında sanıklar idam cezası kararı bir kez daha verildi ve 2002 yılında idamın kalkmasıyla hapis cezasına çevrildi. Bu sanıkların avukatları ilerleyen tıllarda Adalet ve Kalkınma Patisi ve Saadet Partisi'ne katıldılar ve bazıları üst yönetim görevleri aldı. Geçen bu süre içerisinde sanık sayısı 33 kişiye düştü. Olayın kilit ismi Sivas Belediyesi Meclisi üyesi ve 1997 yılında firar eden 8 sanık bulunamamış, davanın firar 5 sanığı hakkındaki kısmı ise 13 Mart 2012 tarihinde zaman aşımına uğradığı gerekçesi gösterilerek düşürülmüştür.

Aziz Nesin Madımak Olayı Sonrası Gerçekleştirilen Röportaj;


Mehmet Ali Birand Madımak Olayı Sonrası Gerçekleştirdiği Haber Yayını; 


İlgili Saldırıların Gerçekleştirildiği Fotoğraflar;






7 Kasım 2016 Pazartesi

Cumhuriyet'in Yazarlarına Yönelen Saldırı


* Prof. Dr. Server Tanilli, 7 Nisan 1978 tarihinde 47 yaşında silahlı saldırı sunucu felç oldu. 1980 yılları arasında Fransa'ya gidip Strazburg Üniversitesinde görev yaptı, 2000 yılında Türkiye'ye geri döndü. Cumhuriyet gazetesinde köşe yazıları yayınlandı. 29 Kasım 2011 yılında evinde hayatını kaybetti.

* Prof Cavit Orhan Tütengil, İlk ve Orta okulu Tarsus'da, eğitim hayatının geri kalanını Haydarpaşa lisesinde tamamladı. 1944 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü mezunu olarak 1944 ve 1953 tarihleri arasında Antalya ve Diyarbakır liselerinde  Felsefe öğretmenliği yaptı. Kepirtepe ve Aksu Köy Enstitülerinde görev yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2 yıllığına eğitim ve inceleme gezisi için gönderildi, yurda döndükten sonra İstanbul İktisat Fakültesinde Sosyoloji Asistanı olarak görev yaptı. Doktorasını ''Montesquieu Siyasi ve İktisadi Düşünceleri'' üzeri üzerine tamamladı. 1960 yılında doçent unvanı aldı. Cumhuriyet gazetesi köşe yazarlığından fikirlerini halka aktarıyordu. 7 Aralık 1979 tarihinde üniversiteye giderken silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. 

* Ümit Kaftancıoğlu, İlkokul bitirdikten sonra köy enstitüsüne katılmak için yılarca emek harcadı, ve en sonunda Cılavuz Köy Enstitüsü'ne girmeyi başardı. 1957 yılında okuduğu Enstitüyü bitirdikten sonra Mardin'in Derik ilçesinde öğretmenlik görevine başladı. 1961 yılında Balıkesir Necati Bey Enstitüsü'ne girdi ve burada Edebiyat Bölümünü bitirip Rize'nin Pazar ilçesinde Türkçe öğretmenliğine başladı. Daha sonra yedek subay olarak görev yaptı, görevini tamamladı. Türkiye Radyo Televizyon kurumunun gerçekleştiği sınavı kazanarak, 1974 tarihinde yapımcılık görevine başladı. 11 Nisan 1980 tarihinde Türkiye Radyo ve Televizyon kurumu binasına gitmek üzere evinden ayrılırken silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.

* Prof. Dr. Muammer Aksoy, 1961 anayasasını hazırlayan komite arasında sözcülük yapmıştır. 1939 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitiren daha sonra İsviçre'ye gitti, Zürih Üniversitesi Hukuk ve Devlet Bilimleri Fakültesinde doktora yaptı. Türkiye'ye dönüşünün ardından İstanbul Üniversitesinde Asistanlık ve Ankara Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1957 yılında yapılan değişiklik üniversite değerlerine zarar verdiği gerekçesiyle görevinde ayrılarak Cumhuriyet Halk Partisine girdi. 27 Mayıs 1960 tarihinde üniversiteye dönen ve Siyasi Bilimler Fakültesinde Profesör oldu. 12 Mart 1971 Muhtırası olaylarından sonra tutuklandı, fakat yargılama sonucunda temize çıkarak serbest kaldı. 1977 yılında Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul milletvekili unvanıyla meclise katıldı. Avrupa Konseyi Temsilciliği ve Türk Hukuk Kurumu Başkanı olarak görevini sürdürdü. 12 Eylül 1980 tarihinden sonra Ankara Barosunda başkan seçilerek görev yaptı. 1989 yılında Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Bahri Savcı, Münci Kapani ve Bahriye Üçok gibi aydınlar birlik olarak Atatürk Düşünce Derneği kuruldu. 31 Ocak 1990 tarihinde Ankara'da bulunan evinin önünde silahla öldürüldü.  

* Bahriye Üçok, İlköğretimini Ordu'da tamamladıktan sonra, lise hayatına İstanbul'da Kandilli Kız Lisesinde devam etti. Yüksek Öğretim eğitimini Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Türk-İslam Tarihi Bölümünde sürdürürken, aynı zamanda Devlet Konservatuarı Opera Bölümünü okumayı da sürdürdü.  1953 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğretim görevlisi olarak çalıştı, aynı zamanda ilk kadın öğretim görevlisi oldu. 1957 yılında doktor, 1964 yılında ''İslam Devletlerinde Kadın Hükümdarlar'' adlı çalışmasıyla doçentlik unvanını aldı. 1971 yılında Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından senatör seçildi ve aktif siyasi hayata atıldı. 1977 yılında Cumhuriyet Halk Partisine katıldı. 12 Eylül 1983 tarihinde Halkçı Partinin kurucu üyesi konumuna geldi ve aynı yıl seçimlerde Ordu milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girdi. 1986 yılında Sosyaldemokrat Halkçı parti üyesi, 1990 yılında da parti meclis üyesi konumuna geldi.
6 Ekim 1990 tarihinde Ankara'da Çankaya ilçesinde bulunan evine gönderilen kargonun elinde patlamasıyla hayatını kaybetti.

*  Uğur Mumcu, İlk ve orta okulları Ankara'da okuyan çok aktif öğrenciydi. Bu hızlı aktifliği 1961 yılında Hukuk Fakültesinde kazanarak devam etti, 1965 yılında yüksek öğretim eğitimini tamamladı. Bir süre avukatlı yapan ve yabancı dil eğitimi görmek için İngiltere'ye gitti. 1969 ve 1972 yılları arasında Ankara Üniversitesi Hukuk Profesörü asistanı olarak çalıştı. Asker olarak görev alacağı yıl 12 Mart döneminde bir yazısında ''ordu uyanık olmalı'' sözleri nedeniyle '' Orduyu harekete geçirmek ve toplum üzerinde baskı kurmak'' iddiasıyla suçlanarak 7 yıl hapis istemiyle tutuklandı. Daha sonra yargıtay kararı bozdu ve serbest bırakıldı. Askerlik görevini yedek subay olarak yapması gerekirken 1972 ve 1974 yılları arasında Ağrı'da Patnos ilçesinde sakıncalı piyade eri olarak görevi tamamladı. Ağır koşullar altında görev yaparken, var olan ülseri yüzünden mide kanaması geçirdi.
Yeni Ortam gazetesinde köşe yazarlığı üstlendi. 1975 yılında Cumhuriyet gazetesine geçerek köşe yazılarını yazmaya başladı. 1977 yılında sadece Cumhuriyet gazetesi adına yazmaya başladı ve 1991 yılına kadar ara vermeden yazmaya devam etti. 1991 yılında gazetede bir takım sorunlar oldu ve 3 Mayıs 1992 tarihinde Milliyet gazetesi adına yazmaya başladı, Cumhuriyet gazetesinde yönetim değişikliği yapılınca 7 Mayıs 1992 tarihinde Cumhuriyet gazetesine döndü. 24 Ocak 1993 tarihinde Ankara'daki evinin önünde park halindeki aracına bomba koyularak suikast kurbanı olarak hayatını kaybetti.  

*Onat Kutlar, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesindeki eğitimini bırakarak, Felsefe eğitimi almak amacıyla Fransa'ya Paris şehrine gitti. 2 yıl sonunda Türkiye'ye dönerek Doğan Kardeş dergisinde çalıştı. 1985 yılında Almanya'nın Berlin şehrinde Film Festivali jüri üyeliği üyeliği yaptı. 1994 yılında Fransız hükumetince verilen L'Ordre des Arts et des Lettres ödülüyle onurlandırıldı. 30 Aralık 1994 yılında Cafe Marmara'ya bırakılan bomba sonucu ağır şekilde yaralandı, 11 Ocak 1995 tarihinde de hayatını kaybetti.

* Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, İlk ve ortaokul eğitimlerini Kilis'te tamamladı. Ankara Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesini bitirdi, 1962 ve 1963 yıllarında Yenigün gazetesinde yazı işleri müdürlüğü görevi üstlendi. 1967 yılında Paris Hukuk Fakültesinde doktorasını tamamladı. Hacettepe Üniversitesinde öğretim hayatına başladı.  1977 yılında Cumhuriyet Halk Partisi 5. dönem  İzmir Milletvekili oldu. Bülent Ecevit döneminde 1978 ve 1979 yıllarında Kültür Bakanlığı olarak görev aldı. 12 Eylül sonraları üniversiteye dönerek Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesinde siyaset bilimi dersi vermek üzere öğretim görevlisi oldu, aynı zamanda Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı görevini üstleniyordu. 9 Eylül 1995 yılında gerçekleşen trafik kazasında eşini kaybetti. 1997 yılında ikinci evliliğini yaptı. 21 Ekim 1999 tarihinde Ankara'daki evinin önünde park halindeki aracının üzerine bırakılan bombanın patlaması üzerine hayatını kaybetti.

(O dönem öldürülen önemli kalem ustalarını araştırmalar sonucu bir araya getirmeye çalıştım, diğer yazarların hakkında da araştırmalarımı sizlerle paylaşacağım.)       

6 Kasım 2016 Pazar

Cumhuriyet Gazetesi


Cumhuriyet gazetesi, gazeteye adını veren de Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'tür. Kurucusu kurtuluş savaşını destekleyen ilk gazete olan Yeni Gün gazetesini yayınlamaya devam eden Yunus Nadi, 7 Mayıs 1924 tarihinde Cumhuriyet gazetesini iki ortağı Nebizâde Hamdi ve Zekeriya Sertel ile birlikte İttihat ve Terakki Fırkası Genel Merkezi binasında kurdu ve gazeteyi yönetmesi için Zekeriya Sertel'i görevlendirdi. İlk sayıda Yunus Nadi'nin sunuşu ve Mustafa Kemal ATATÜRK ile yaptığı röportaj vardır.

1930 yılında küçük ilan yayınlarına başladı. Aynı yıl içerisinde de ilk renkli ilanını aldı ve ilk ilk renkli fotoğrafını yayınladı. Dağıtım ulusal çapta olmadığı için bir günün gazetesi Eskişehir'den sonra ertesi gün elde olurdu. Ankara'dan sonra ise haftalık gazete okunurdu.  

O yıllar ilk sayfada Ramiz karikatürü yer aldı ve ikinci sayfa bilim insanlarını ayrılmıştı. 8 sayfalık gazete, İkinci Dünya Savaşından kaynaklanan kağıt kıtlığı sebebiyle 4 sayfaya düşürüldü. 

İlk kapatılma 29 Ekim 1934 yılında 10 gün süreydi. Daha sonra 1940 yılında yönetimin yayın politikasına aykırılığından 90 gün kapalı kaldı.

1925 yılında Fransızca baskısı Le Republique adıyla çıktı ve 1952 yılına kadar yayınladı. Cumhuriyet gazetesi yayına başlarken kapatılan Yeni Gün 1931 yılında tekrar çıkarılmaya başlandı. 


İkinci dünya savaşına kadar Cumhuriyet Halk Partisini destekleyen Yunus Nadi 1939 seçimlerinde meclise girmeyi başardı ve  6 dönem İzmir, Menteşe, Muğla milletvekilliklerini üstlendi. İkinci Dünya Savaşındaki tutum sebebiyle gazete Cumhuriyet Hal Partisinden Demokratik Partiyi desteklemeye yönelince Abidin Daver ile Yunus Nadi 1943 seçimlerinde aday gösterilmedi. 28 Haziran 1945 yılında Yunus Nadi vefat etti ve mirası Cumhuriyet Gazetesi ve Matbaacılık A.Ş.'ye geçmiştir. 

Yunus Nadir'in oğlu olan Nadir Nadi 1950 yılında Demokratik Parti listesinden bağımsız milletvekili seçildi. 1954 yılından sonra Demokratik Parti iktidarı karşı sert bir muhalefet yürüttü. 12 Mart 1971 dönemine kadar genelde asker ve sivil aydın kesimin ilerici görüşlerini dile getiren bir yayın organıydı. 12 Mart döneminde  yönetimin el değiştirmesi sonucu  tutucu gazete görünümünü aldı, 1973 tarihinden sonra yine eski çizgisine döndü. 

20 Ağustos 1991 yılında Nadir Nadi'nin ölümünden sonra ekonomik sıkıntılar yaşandı, bir taraftan da yayın kurulu anlaşmazlık baş gösterdi. Yayın yönetmeni Hasan Cemal'in politikasını beğenmeyen ve sermaye çevrelerine yaklaşıldığını ileri süren gazetenin önde gelen aydınları ve onları destekleyen gazetenin bir çok yazarlarıyla birlikte 80 kişi 5 Kasım 1991 tarihinde gazeteden ayrıldı. Olayı protesto eden bir bölüm okurun bırakması üzerine gazete gelirleri düşmesi ve bir kaç yazarın daha ayrılmasıyla sonuçlandı. Bir süre sonra ayrılan yazarların geri dönmesiyle 8 Nisan 1992 yılında yeni bir yayın kurulu oluşturuldu. Aynı yıl İlhan Selçuk başyazarlık görevine başladı.


1 Temmuz 2008 sabahı, iddia edilen Ergenekon örgütü soruşturması kapsamında İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün talimatıyla Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün Terörle Mücadele Şubesi tarafından Ankara Şubesi aranmış ve bölge temsilcisi Mustafa Balbay evinde gözaltına alınmış. Emniyet güçleri Ankara bürosunda bulunan 2 dizüstü bilgisayar, 1 bilgisayar kasası ve Mustafa Balbay'a ait belgelere savcılığa teslim etmek üzere tutanak tutularak el konulmuştur.

Gazetenin diğer köşe yazarı Erol Manisalı, 13 Nisan 2009 yılında Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındı. Mahkeme tarafından Erol Manisalı'ya 3 ay tutuklu kaldı ve sağlık sorunları nedeniyle tahliyesine karar verildi.

Şubat 2015 tarihinde, gazetenin yeni yayın yönetmeni Can Dündar olmuş ve 8 Mart 2015 tarihinde sayfa düzenini ve tasarımında değişim yapılmıştır. 


29 Mayıs 2015 tarihinde kendi imzasıyla yayınlanan MİT tırlarındaki haberiyle büyük yankı uyandırmış ve bu haber nedeniyle suçlanıp yargılanmıştır. Yargılama sunucunda casusluk ve devleti ortadan kaldırma suçlamalarından beraat etmiş, devletin gizli belgelerini yayınlamaktan ceza aldı. Davanın temyiz sürecinde tutuksuz olarak devam eden Dündar, can güvenliği endişesiyle Almanya'ya gitti. 1 Eylül 2016 tarihinde Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmenliğine Murat Sabuncu gelmiştir.

31 Ekim 2016 tarihi sabahı ''Silahlı terör örgütlerine üye olmakla beraber örgüt adına faaliyette bulunmak'' iddiasıyla operasyon başlatıldı. Cumhuriyet gazetesinin bağlı olduğu vakfı yöneticilerinin evleri arandı, genel yayın yönetmeni başta olmak üzere bir çok yazar, muhabir ve editör göz altına alındı.

5 Kasım 2016 Cumartesi

Nükleer Enerji Santrali



Nükleer santral, radyoaktif maddelerin kullanılarak elektrik enerjisi üretildiği tesistir. Radyoaktif maddeler kullanıldığından dolayı güvenliğin üst seviyelerde olması gerekmektedir. Patlama riski bulunan nükleer santrallerin atıklarının da her canlı için tehlikesi vardır.


Çalışma sistemi, reaktörün merkezinde oluşan ısı enerjisi suya yönlendirilir, su almış olduğu bu enerji sayesinde evre değiştirir ve kızgın buhar haline dönüşür. Buhar sonra elektrik jeneratörüne bağlı olan türbinine verilir. Buhar, türbin mili üzerinde bulunan türbin kanatları üzerinden geçerken önceden aldığı ısıl enerjiyi kullanarak, türbin milini harekete geçirir. Bu dönme hareketi sonucunda alternatörlerde elektrik elde edilir. Jeneratörde oluşan elektrik iletim hatları denilen teller aracılığıyla yere gönderilir. Türbinden çıkan, ısıl enerjisi yahut sahip olduğu basınç ve sıcaklığı düşmüş olan buhar, tekrar kullanılmak üzere yoğuşturucuda yoğuşturularak su haline döndükten sonra reaktörün merkezine gönderilir. Yoğuşturucu da buharın evre değişimi yapılabilmesi için çevrede bulunan su kaynaklarını soğutucu olarak kullanır. 

Güvenlik sistemleri, 
*Reaktör koruması sistemi nükleer reaksiyonu sonlandırmak
*Engelleme sistemi radyo aktif madde salınımını önlemek
*Yakıt kaplaması koruma tabakası olan ve reaktör soğutma devresi boyunca yakıtı aşınma sonucu doğabilecek sorunlardan korumak 
*Rektör kabı nükleer reaksiyon sırasında salınan radyasyonu tutmak 
*Birincil çevreleme reaktör kabını içeren büyük bir metal ve betondan oluşur ve sızıntı ve güçlü basınçlara dayanır.
*İkincil çevreleme birincil çevreleme sistemini kapsayan sistemdir. Türbin dahil buhar sisteminin bir kısmını kapsar ve radyo aktif malzeme içerir.
*Çekirdek alıcı çekirdek betonu eritecek endişesiyle çekirdek tutucu icat edilmiştir. Reaktörler çevreleme binanın alt çekirdek ile donatılmıştır.



Çevre Üzerinde Etkisi Olan Kazalar, 
*1957 Windscale (İngiltere) kazasında reaktörden radyasyon yayılmasıyla beraber ölümler meydana gelmiş ve hastalıklar başlamıştır. 260 tiroide kanseri 
* 1958 Chalk River (Kanada) Bozuk yakıtın konteyner aracılığıyla reaktör çevresinden çıkartılması sonucu depolama koyusuna düşerek yanmasıdır. 46 kişi farklı düzeylerde radyasyona maruz kalmıştır.
*1979 Three Mile Adası (Amerika Birleşik Devleti) Operatör hatası ile kazaya dönüşmüş bir olaydır. Reaktör erimesi meydana gelmesine rağmen reaktörü çevreleyen betonlar sayesinde radyasyon sızıntısı olmadığı söylenmiştir.
*1986 Çernobil (Ukrayna) Facia olarak adlandırabiliriz. Operatörün güvenlik mevzuatına aykırı olarak santralde deney yapması sonucuyla reaktördeki ani güç artışı ve santral derinliğine güvenlik prensibine aykırı olarak, reaktörü çevrelemesi gereken koruyucu kabuğun inşa edilmemesidir.  
*2011 Rukuşima (Japonya) 9.0 büyüklüğündeki Töhoku depremi ve tsunamisi sonrası meydana gelmiştir. Tsunami Japonya'ya büyük zararlara yol açtığı ve nükleer santralde arızalar oluşturdu.

Askeri Darbe


Askeri darbe, ülkede silahlı kuvvetler birliğinin silah zoru ile yönetime el koymasıdır. Yönetimin, ekonomik ve sosyal sorunları çözmekte başarısız olma iddiası, yönetime el koyan askeri gruplar tarafından darbenin başlıca sebebi gösterilir. 

Ordunun yapılan eyleme tarafsız kalmasını fırsat bilerek yönetimi ele geçirir. Radyo, televizyon gibi iletişim kanallarını kullanarak halk üzerinde hakimiyet kurar.



Askeri darbe sonrası devlet, kurulacak yönetiminin şekli sorunuyla uğraşmak zorunda kalır. Bazı ülkelerde farklı rütbelerden oluşan askeri veya siyasi yönetim yaygın halde görülürken, bazı ülkelerde de askeri veya siyasi grupla çalışacak devrimci meclis oluşturma ve meclis üyesinin de askeri veya siyasi grup tarafından seçilmesi yöntemi yaygındır.